bloğumu takip et

21 Aralık 2020 Pazartesi

EVDE KAYMAK YAPTIM


 Merhaba sevgili dostlar. 

Geçen gün Saray Muhallebicisi'nden online alışveriş yaptım. Arkadaşımın tavsiyesi üzerine manda sütü ve inek sütü, sahlep, ekmek kadayıfı, saray muhallebisi, aldım. Hepsi gerçekten çok lezzetli ürünler. Süt ve süt ürünlerinin kendi mandıralarında üretildiğini duyunca güvenle satın aldım. 



Aldığım 2 kg inek ve 2 kg manda sütünden evde kaymak yaptım. Gerçekten kolay yapımı, sadece sabırlı olmak lazım. Ama sabah kahvaltıda kaliteli bir bal ile kendi yaptığınız kaymağı buluşturduğunuzda sabrınıza değdiğini göreceksiniz. 
Tencereye inek ve manda sütünü aynı anda koydum ve kaynatmaya başladım. Burada püf nokta şu, sütün üzerinde oluşan kaymağı bozmadan ve taşırmadan kaynamaya başlayınca altını kapatıyoruz. Oda sıcaklığına gelene kadar beklettim. Sonra tekrar ocağa aldım ve tekrar aynı şekilde kaynattım. Oda sıcaklığına geldiğinde bu sefer buzdolabına koydum ve tam 24 saat dolapta hiç müdahale etmeden bekledim. 



Veee beklenen an gelmişti. Heyecanla tencereyi dolaptan çıkardım. İlk önce ortadan bıçak ile kestim. Sonra kenarlarından yavaşça ayırdım. Ve sonra tencerenin içinde içine doğru sararak rulo yaptım.  Bunun yapım aşamasını Instagram sayfadaki videodan izlemek isterseniz Tık tık alalım. Sütün kalanı ile yoğurt mayaladım , sütlaç yaptım.  Yoğurt çok güzel oldu. Susuz katı kıvamlı yoğurt mayalamanin sırlarını da bir baska yazıda paylaşırım. 

Eğer denerseniz Instagram da beni etiketleyerek paylaşım yaparsanız çok ama çok mutlu olurum. Sevgiyle ve afiyetle kalın. 




8 Aralık 2020 Salı

Portakallı Gazozlu Kek

 Kek sevmeyen var mıdır?

Şöyle mis gibi portakal kokuları mutfağınızı sarsın isterseniz bu tarifi mutlaka deneyin derim. 


Bir Başkadır dizisinde görünce aklımıza düştü. Ve hemen mutfağa girip nefis portakallı gazozlu keki çocuklarla birlikte yaptık. 


Bu kekin bazı püf noktaları var. Onları da detaylı bir şekilde yazacağım. 

Malzemeler
4 yumurta
1 klasik su bardağı toz şeker
1 büyük boy çay bardağı portakallı gazoz
1 büyük boy çay bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
2 su bardağı un
2 yemek kaşığı mısır nişastası
1 portakalın kabuğunun rendesi


Yapılışı:

Yumurtaları şekerle birlikte iyice çırpın. İyice beyazlaşacak. Daha sonra yağ ve gazozu da ekleyip iyice karıştırın. 
Bu aşamada tüm kuru malzemeyi eleyerek birbirine karıştırın. Kuru karışımı sıvı karışım ile karıştırıyoruz. Bu aşamada artık mikser kullanmayın. Ya tahta bir kaşık ya da silikon spatula ile karıştırın. İyice homojenize bir karışım haline gelince  portakal kabuklarını ekleyin. Yağlayıp un serperek kalıbınızı hazırlayın.  Kek hamurunu kalıba dökün. Bir kaç kez kalıbın dışına sertçe vurun. 160 derecelik fırında 40 dakika ( zaman sizin fırınınızın özelliklerine göre değişebilir. ) İçi güzelce piştiğine emin olana kadar pişirin. Ve afiyetle yemeye hazır mis kokulu kekimiz.  Üzerine pudra şekeri serpip portakal şekerlemesi ile dekore edebilirsiniz. 




24 Kasım 2020 Salı

KARNABAHAR MÜCVERİ

 Sizin de çocuklarınız sebze sevmiyorsa bu tarif tam da size göre. Sebzeyi sulu yemek olarak pek sevmiyorlar bizim evde. O yüzden de böyle alternatif tarifleri denemek zorunda kaldım. 

MALZEMELER
500 GR karnabahar
2 yumurta
5 dal taze soğan
1 çorba kaşığı nane
1 tatlı kaşığı tuz
1 su bardağı un

Kızartmak için sıvıyağ

Sos için
1 su bardağı yoğurt
1 tutam dereotu
1 diş sarımsak




Yapılışı:

Karnabaharı rondoda iyice kıyıyoruz. İçine yumurta, doğranmış taze soğan ve unu ekliyoruz. Tüm baharatlar eklendikten sonra bir daha karıştırıyoruz. 


Sıvıyağı tavada kızdırın. Sonra 1 kaşık yardımıyla hazırladığımız harçtan tavaya koyup kızartmaya başlayın. 
Dereotunu ince kıyın. Sarımsağı rendeleyin ve yoğurdun içine ekleyin. 


Kızaran nefis karnabahar mücverlerini sosa bandırıp afiyetle yiyoruz. 


Sağlıklı beslenme önerisi olarak bu tarifi sebze sevmeyen herkes denesin lütfen. Hepinize sağlıklı günler dilerim. 


Afiyet Olsun....


10 Eylül 2020 Perşembe

Nedir Bu Açık Süt Modası?

Erken uyumayı deniyorum bir süredir. E tabi vücut alışmış geç saate, hemen uyum sağlayamadı. Ben de bu yüzden tıpkı çocukluğumdaki gibi ballı süt içmeye başladım. Normalde çok fazla süt içme alışkanlığım yoktu. Halbuki severim de. Neyse işte her akşam süt içmeye başlayınca haliyle markette de alışveriş sepetime daha fazla süt eklemeye başladım. 



Tam da bununla ilgili bir hikaye anlatacağım size…
Dün markette yine süt reyonunda seçim yapmaya çalışırken yakınımda bir kadın belirdi ve kınayan gözlerle bir bana, bir de elimdeki ambalajlı süte baktı. Ben de dayanamam böyle durumlarda, hemen bir sıkıntı mı var diye sordum. Meğer hanımefendi kutu süt almama takılmış.  Doğal ve organik sütler açıkta satılırken, neden marketten kutu süt aldığımı sordu. Sağlığımız konusunda bu kadar hassasken; ben de ambalajlı ve açık sütler hakkında bildiklerimi tek tek açıklamak istedim. 

1- Açık sütler doğal ve organik değildir. Organik sertifikası olmayan hiçbir gıda için organik diyemeyiz.
Piyasada çeşitli markalarla satılan açık sütler var. Bunlar hangi denetimlerden geçiyor, hangi koşullarda üretiliyor bilmiyoruz. Çünkü açıkta satılan sütler denetlenmeyen kayıt dışı sütler. Kaynağını bilmediğiniz, denetimden geçmeyen bir süte doğal denilemez.
2- Ambalajlı sütler katkı maddesi eklenmeden kutulandığından sağlıklıdır.Çiğ sütler tüm dünyada ambalajlanmadan önce ısıl işlemden geçirilir. Böylece insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenler sütten tamamen uzaklaştırılır. Açıkta satılan sütler herhangi bir işlemden geçmediği için bu ciddi sağlık riski her zaman var.  
3- Çiğ olarak tüketime sunulan açık sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde bakteriler çoğalır.
4- Açık sütler alındıktan sonra evde uzun süre kaynatılır. Bu kaynatma esnasında vitamin ve besin kaybı yaşanır. 



Ben tabii ayaküstü kısaca tüm süreci anlattım hanımefendiye. Ki bunları bilmek için uzman olmaya gerek olmadığını, kısa bir araştırmayla ve biraz daha bilinçlenerek bu bilgilere kolayca ulaşabileceğini vurguladım. Ön yargıları kırıldı ve konuşmanın sonunda bana hak verdi. Söylediklerim hanımefendide ne kadar etkili olmuştur, açık süt alma alışkanlığından vazgeçebilir mi bilmiyorum ama en azından bir kişiye daha, doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdiğim ve sağlık gibi önemli bir konuda bu yanlışların ne tür tehlikeler barındırdığını anlattığım için mutluyum. Bir yandan da insanlara, araştırmadan etmeden körü körüne bir şeylere inandıkları için de kızıyorum.  Tüm dünyada olduğu gibi, ısıl işlemden geçen ve besin kaybına uğramayan kutu sütlerden güvenle tüketmek varken, macera aramak neden gerçekten anlamıyorum. 
Siz siz olun, bilmediğiniz sütleri kullanmayın. Güvenli ve denetimli, ambalajlı sütün rahatlığını bırakıp macera aramayın. Benden söylemesi. 
 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

HARİKA BİR KİTAP ÖNERİSİ: İKİ DENİZ KABUĞU

Merhabalar, 

Kitap eleştirmenliği konusunda çok iyi değilim ama bu kitabı sizlere tanıtmak istedim. Hem yazarını hem de yazdıklarını mutlaka sizlere tanıtmalıyım.  İnstagramda öyle pek çekilişe katılmam. İlk kez bir çekilişe katıldım ve bu kitabı kazandım. Adıma imzalı bu kitaba sahip olmak beni çok mutlu etti.

Gökhan Cömert çok genç bir yazarımız. Hem yazım dili hem de bakış açısı inanılmaz akıcı. insanı alıp götürüyor.



 Gelelim kitabın hikayesine. Beni derinden etkileyen bir aşk hikayesi oldu. İki farklı hayatt var bu kitapta.  , iki farklı din, iki farklı ada ve iki ayrı kalp…ama büyük bir aşk...
 
“Ailesini küçük yaşta kaybeden Bahir'in denize   ve güzel Katia’ya olan bağlılığı sayesinde hayata tutunusu ve onlara olan tutkusu. 60’lı yılların sonuna doğru Yunanistan’da gerçekleşen darbe ile  Katia ile Bahir’in büyük aşkları çok uzun sürmez. ; Türk – Rum, Müslüman – Hıristiyan olarak birbirlerinden ayrıştırılan insanların, toplumun hazin hikayesi var aslında bu kitapta.  Limni’den Girit’e göç eden bir grup insanın ardında iki deniz kabuğu kalmıştır. O deniz kabuklarından biri Bahir, diğeri ise Katia’dır.




Bir mübadele göçmeni torunu olarak keyifle okudum ve inanılmaz etkilendim bu hikayeden. Emin olun sadece bitmek zorunda kalan bir aşk hikayesi değil anlatılan. İki devlet, iki millet , iki din arasında kalan halkın da hikayesi. 

Kalemine yüreğine sağlık Sevgili Gökhan Cömert. Genç yaşına rağmen hem üslup olarak hem de okumayı bu kadar seven ayrıca yazmayı da seven biri. En yakın zamanda yeni yazdıklarını da okuruz umarım. 



 

27 Mart 2020 Cuma

BİRAZ DA MÜZİK...ŞEHRE AŞK GELDİ- GÖKHAN ODAN




Gökhan 'ı  ilk canlı olarak Kumburgaz Peri Bistro Cafe de dinleme fırsatımız olmuştu. Şöyle söyleyebilirim ki yetenekleri konusunda fazla mütevazi bence. Müzik konusunda aldığı eğitimleri saymakla bitiremeyebilirim.:)) Şu yasaklar son bulduğunda canlı sahnesini izlemenizi tavsiye ederim.    Ayrıca kendisi Müzik branşında Eğitimci olarak görev de almakta. 




Bu günlerde güzel bir heyecan içerisinde. Bir single çalışması ile biz müzikseverlerin karşısına çıktı.

Gökhan Odan'ın Dark'n Dark Music etiketiyle yayınlanan Şehre Aşk Geldi isimli parçasını gelin hem dinleyelim hem de şöyle yakından tanıyalım.




Şarkıyı dinlemek, klibin tamamını  izlemek için  ŞEHRE AŞK GELDİ  ye tıklayabilirsiniz.



 Şarkının sözleri Adnan Fırat 'a ait. Adnan Fırat'ın şarkılarının nasıl yüreğe işler olduğunu bilmeyen yok sanırım. Müzik ise Gökhan Odan'ın kendisine ait. Şarkı tam bir yaz hiti olacak bence. Bu arada klibi izleyince farkedeceksiniz. Gökhan'ın bir ikizi var ,Serkan... O da efsane bir saz üstadı. Bu şarkıda da Gökhan 'a buzuki ezgileriyle eşlik ediyor. Ve klipte de hem Serkan Odan'ı , hem de Adnan FIRAT'ı görüyoruz.


Söz: Adnan Fırat Müzik: Gökhan Odan Düzenleme: R. Ozan Demir Görüntü yönetmeni: furkan orpak Sanat yonetmeni: özge kalyoncu firat Müzik Direktörü: Adnan Fırat Mix &mastering:kerem çakıroğlu Studio: fadeOut studios Buzuki: serkan odan Yaylilar: istanbul strings Akustik gitar: gökhan Odan Baş gitar: uğur toprak Davul: ilker özer Vokal: ece şeşen Styling: ceren çetinalp Yönetmen: Fulya Orpak


Klip şu aralar Evde Kal kuralına uyan bizlere adeta bir ilaç gibi oldu. Muhteşem İstanbul manzarası izlerken moral veriyor gerçekten de.. Bu yasaklar bitsin , korona virüsünden kurtulduğumuz ilk fırsatta klibin çekildiği Balat sokaklarını yakından görmeye gideceğim. . Sizlere de tavsiye ederim.

Dinleyeni çok olsun. Yolu açık olsun..

ve sizler sevgili okurlarım, sağlıkla kalın. Evde kalın...


ÇİLEKLİ JÖLEPU

Çilekli Jölepu

Malum sıkıntılı günler geçiriyoruz. Covid 19 salgınından korunmak için #evdekal çağrılarına uyuyoruz. Hem kendi sağlığımızı, hem de halkın sağlığını korumak amaçlı sizler de lütfen bu çağrıya uyun. 
Tabi evde kaldığımız süre boyunca sürekli mutfaktayız. Yeni tarifler denemeye devam ediyorum. 
Hem pratik, hem lezzetli, hem de görseli şahane bir tatlı ile sizlerleyim. 

 Malzemeler:
1 paket dr. Oertker çilekli jöle
1 paket bizim kakaolu puding
10_15 adet çilek
3.5 su bardağı süt
1 bardak kaynamış su
1 bardak soğuk su
 Joleyi tarifine uygun olarak hazırlayın. Tozu bir kapta 1 bardak sıcak su ile eritin. Sonrasında soğuk suyu ilave edin ve iyice karıştırın.
 Çilekleri küp şeklinde doğrayın ve jölenin içine katın.
 3.5 su bardağı süt ile pudingimizi pişiriyoruz. Dilerseniz vanilyalı puding ya da kendi yapacağınız bir muhallebi ile de yapabilirsiniz bu tarifi.
Kuplara pişirdiğimiz pudingi yarım şekilde doldurup yan şekilde soğutup üst kısmının iyice donmasıni bekleyin. Sonra düz bir zemine alın ve üzerine çilek parçalı jöleyi doldurun. Böylece puding ve jöle birbirine karışmadan tamamen bir görsel ve lezzet şöleni ortaya çıkacak. Bu tarifi farklı lezzetlerle de deneyebilirsiniz. Ya da büyük silikon kek kalıplarında da servis edebilirsiniz. Yaratıcılık size kalmış.
Hepinize afiyet olsun. Sağlıklı günler dilerim.